“Merhaba! Biraz merak, biraz hikâye, bolca insanî dokunuş…”
Kahve fincanımızla karşılıklı oturmuşuz, sohbet edermişiz gibi başlamak istedim: bugünkü konu ruhunuza iyi gelsin. Yolu tesadüfen kesişmiş, sıradan görünen ama derin izler bırakmış bir insan var karşımızda: Ahmet Koyuncu. Nereli olduğu, neyi amaçladığı, nasıl bir kişilik çizdiği merak edilen bu isim; gelin birlikte adım adım izini sürelim.
Kimdir Ahmet Koyuncu?
Ahmet Koyuncu adını duyduğumuzda ilk akla gelen “bilim insanı”, “yazar” ve “psikiyatri alanında çalışan” bir figür. Yaygın kaynaklara göre, psikiyatrist ünvanıyla tanınıyor. ([aslennereli.com][1]) Örneğin bir kaynakta şöyle deniyor: “Dr. Ahmet Koyuncu, dünyanın en önemli psikiyatri bilim dergisi olan Journal of Molecular Psychiatry’ye hakemlik yapmış olan tek Türk bilim insanıdır.” ([aslennereli.com][1])
Bu ifade, onun mesleki ciddiyetini ve uluslararası düzeyde görünürlüğünü vurguluyor. Eğitim geçmişi olarak ise, Almanya’da doğduğu, Türkiye’ye dönüp ilkokulu ve lise öğrenimini farklı illerde tamamladığı bilgisi var. ([aslennereli.com][1]) Yani; klasik “şu köyde doğdu, şu okuldan mezun oldu” çizgisinin ötesinde, hareketli, araştıran, kendini yeniden tanımlayan bir profil gözümüze çarpıyor.
Nerelidir? Kökeninden izler taşıyan hikâye
Aslen hangi şehirden sorusuna net bir yanıt vermek biraz muğlak: fakat “altı yaşında Türkiye’ye döndü, ilkokulu Kırşehir Gümüşkümbet İl Okulu’nda okudu” gibi ifadeler dolaşıyor kaynaklarda. ([aslennereli.com][1]) Bu da bize şu ima ediyor: çocukluğu görece farklı coğrafyalarda geçmiş, kimliği “yerleşik bir memleket”ten ziyade “yolculukla yoğrulmuş” bir kişilik.
Hikâye anlatımı açısından hoş bir detay: Almanya’da doğmuş olma ihtimali, Türkiye’ye dönüp yerleşme süreciyle birlikte “nerelilik” kavramının yalnızca coğrafi olmadığını, kültürel ve ruhsal bir aidiyet taşıdığını düşündürüyor.
Kariyer, çalışmaları ve toplumsal izler
Uzmanlık alanı olarak özellikle “sosyal fobi” üzerinde yoğunlaşmış durumda. Kaynağa göre: “Uzun süredir sosyal fobi adlı hastalık üzerine spesifik olarak çalışmaktadır.” ([aslennereli.com][1])
Bilimsel yayınları: “SCI indexe giren 28 uluslararası çalışması var” gibi ifadelerle karşılaşıyoruz. ([aslennereli.com][1]) Bu, akademik dünyada ciddi bir yer tuttuğunu gösteriyor.
Ancak enteresan bir çatışma da var: kaynaklarda “Türkiye’de bir unvanı (doçent veya profesör) yoktur” deniyor. ([aslennereli.com][1]) Bu durum, onun “ülkedeki akademik rutini”yle ya da sistemle ilişkisiyle ilgili düşündürücü bir hava yaratıyor.
Bir diğer yönü: halkla ilişki ve klinik hizmet alanında seçtiği mekan – İstanbul‑İkitelli gibi bir semtte kliniğini açmış olması, “elit merkez değil halkın içinde hizmet” anlayışını işaret ediyor. ([aslennereli.com][1])
İnsan Hikâyesiyle Bir İlham Kaynağı
Düşünün ki; küçük yaşta Almanya’dan gelip Türkiye’ye yerleşiyorsunuz. Okulu değişiyor, şehir değişiyor, belki arkadaşlar, çevre… Bu deneyimler ruhunuzda iz bırakıyor. Ahmet Koyuncu’nun hayatında da böyle bir kırılma noktası var gibi görünüyor. Belki de bu yüzden sosyal fobi, utangaçlık, çekingenlik gibi alanlara yönelmiş. Çünkü kişisel deneyimlerin, bir mesleğe yön vermesi en güçlü motivasyonlardan biridir.
Bir hikâye aktaralım: Kaynağa göre bir kişi şöyle diyor:
> “Hayalet gibiydim, sadece gözlemliyordum, her şeyi fark ediyordum ama konuşmak istediğimde görünmez bir duvara çarpıyordum.” ([mardinlife.com][2])
> Bu satırlar, yalnızca bir vaka tanımı değil; bir yaşam kesiti, bir duygu hali. Ve bu duygu halinden yola çıkarak biri çıkıp “ben bu hali anlamak, tedavi etmek, başka insanlara yardım etmek istiyorum” diyebiliyor. İşte bu yönüyle Ahmet Koyuncu’nun hikâyesi, sadece akademik bir kariyer değil; “ölçüsü olmayan, içsel bir yolculuk” da taşıyor.
Niye Önemli? Ve ne öğrenebiliriz?
Uzun süredir sosyal fobi gibi “görünmez” ama yaygın problemler üzerine çalışılması, toplumsal ruh sağlığı açısından büyük önem taşıyor.
“Akademik unvan yok ama bilimselliğe adanmışlık var” mesajı, sistemsel bariyerlere rağmen bireylerin nasıl ilerleyebileceğini gösteriyor.
Kendi kimliğini, memleketini basit bir etiketin ötesi olarak değerlendirme eğilimi; “nereliyim?” sorusunun cevabını coğrafi çizginin ötesinde sunuyor.
Halkla iç içe bir klinik anlayışı, modern tıbbın insan eksenli kısmını hatırlatıyor.
Sonuç ve beraber düşünelim
Ahmet Koyuncu bir memlekete “odsun buradan” biçiminde indirgenebilecek bir figür değil. Doğduğu yerle başlayan, yurtdışından Türkiye’ye gelen, eğitim yapan, kendi alanında derinleşen ve bunu toplumla paylaşan bir hikâye. Bu hikâye bize “nereliyim” sorusunun sadece şehir adıyla değil, yaşadıklarımızla, deneyimlerimizle, meslekle, değerlerle şekillendiğini fısıldıyor.
Şimdi sizinle bir sohbet başlatmak isterim:
Sizce bir insanın “nereli olduğu” kimliği ve mesleği açısından ne kadar belirleyici?
Mesleki unvanların ötesinde “etki” ve “hizmet” ne denli önemli?
Ve sizce, toplumun ruh sağlığına yönelik çalışmalar neden yeterince görünür olmuyor?
Yorumlarda bu sorulara düşüncelerinizi yazarsanız çok sevinirim. Hep birlikte konuşalım, düşünelim, paylaşalım.
[1]: https://aslennereli.com/dr-ahmet-koyuncu-kimdir-aslen-nereli-kac-yasinda-hayati-biyografisi/?utm_source=chatgpt.com “Dr.Ahmet Koyuncu kimdir aslen nereli kaç yaşında hayatı biyografisi”
[2]: https://www.mardinlife.com/biyografi/ahmet-koyuncu-kimdir-ahmet-koyuncu-kitaplari-ve-sozleri?utm_source=chatgpt.com “Ahmet Koyuncu kimdir? Ahmet Koyuncu kitapları ve sözleri”